Kılıfına uydurmak diye bir şey var! Hayatta her bir şeyi; nedensiz, sualsiz, sorgusuz bir biçime sokmaya çalışıyoruz. Tutturabildiğine, uydurabildiğimiz yaşamlar üzerinde insanlar, nedensiz yere kendini dar bir tünelin içinde hapsediyor. Girebildiğimiz her delik içerisinde, sorgusuz bir neden ile kendimize ışık tutmayı becerebiliyoruz. Her yeni bir ışık, her yeni bir vazgeçişle eş değer bir hâl alıyor. Çaresizce bir dala tutunabilme halleri içerisinde kendimizi bulabiliyoruz. Herhalde ``artık budur ve bundan daha iyisi olamaz`` diyerek sorgulamamız burada son buluyor. Her son buluşla insan, kendini yeni bir olaya geçiş sağlıyor. Her seferinde de iyimser olanları seçip, kötümser olanları ``hayırlısıyla`` demekten çekinmeden yolumuza devam ediyoruz. Aslında her ikisinde de bir hayır aramaya çalışıyoruz. Belki sorgulamaya çalışsak, altından neler neler çıkacak ama ``her işte bir hayır var`` prensibi ile sorgumuz kısa ve hatta başlamadan sona eriyor. Yaşamda geriye dönüp baktığımızda; her şey de bir neden görürüz ama bu nedenlerin hepsi sorgulanırsa, önümüzü göremez hâle gelebiliriz. Sorgulamalar hayatta olduğu gibi sorgulamadan önüne bakmak da olmazsa olmazımızdır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder